AMERİKA'YA DÜĞÜNE GİDİYORUZ....
Sevgili Dostlar,
Kardeşim, kızının evlilik hazırlıkları yaptığını, nikah ve düğünün Kasım ayında Amerika’da yapılacağını bahsettiğinde yaz aylarıydı. Emekli adam için, gezmeyi seven biri için bundan iyi fırsat olur mu? Hele “düğün gökte olsa merdiven kurarız” diyen bir yaklaşımı benimseyen biri için. Biz geliriz dedik hemen.
Biletlerimizi uygun olsun diye neredeyse 3 ay öncesinden aldık. Nikah Raleigh, North Carolina da. Düğünden sonra New York da bir kaç gün gezme imkanı da yarattık kendimize.
Kasım ayının ilk yarısında bolca reklamı yapılan New York da Beş Minare filmi vizyona girdi. Hanım bolca ısrar etti. Ama, NY’de 5 minare ye değil, NC de 1 düğüne gitmeyi tercih ettiğimi, sonrada NY’yi kendi gözlerimle göreceğimizi söyleyerek Mahsun Kırmızıgül’ü mahsun bıraktım.
Müşteri Memnuniyeti
THY’nin Boeing 777’lerle yapılan New York seferimiz uçağın körükten tarifesine uygun olarak ayrılmasına rağmen trafik yoğunluğu nedeniyle yaklaşık 50 dakikalık sıra beklemeden kaynaklanan gecikme ile başladı. THY’nin Barcelona FC’ye sponsorluk yaptığını gösteren reklamlarla donatılmış B777 Marmara adlı uçağına binerken ManU renkleri ile donatılmış B737 yanıbaşımızda duruyordu. Daha sonra fark ettim ki, THY 2 adet B737’yi Barça ve ManU renkleri donatıp bu takımların seyahatlerinde kullanıyor, ayrıca 2 adet B777’yi Barça ve ManU yazıları ile donatıp reklama devam ediyor.
B777ile Do&Co’nun aşçısının da servis yaptığı nefis yemeklerle ve gak diyince çay, guk deyince kahve servisi ve koltuk arkalarındaki LED ekranlarda oyun oynayarak geçen 10 saatlik uçuşumuz NY JFK havalimanında salimen sona erdi.
JFK havalimanı çok büyük. Kaç tane iniş kalkış pisti var bilmiyorum ama sadece 8 tane terminal binası var. Terminal binaları birbirlerine SKY train dedikleri ring seferi yapan bir tren ile bağlantılı. Uçaktan inince bizi aldıkları ve yaklaşık 2 saat pasaport kuyruğunda beklediğimiz baraka bozması yapıları görünce, ister istemez bizim yeni yapılan terminallerimizle karşılaştırıp, bizimkiler daha temiz ve iyi diyip moral buluyoruz. JFK hava limanında terminal binaları eskimiş. Yakında “yenisini yapıyorlar” haberini alırsanız hiç şaşırmayın.
New York-Raleigh seferini American Airlines ile yapacağımız için pasaport kontrolü sonrasında tüm valizlerimizi de alarak AA ya tahsis edilmiş olan Terminal 8 e geçtik. NY-Raleigh-Durham uçuşlarını AAnın bölgesel (içhatlarda kullandıkları) şirketi American Eagles gerçekleştiriyor. Önce her uçuşta olduğu gibi, biniş kartlarımızı alırken valizimizi bagaja verdik. Beraberimizde götüreceğimiz el bagajlarımızı gösterip kontrol ettirip yanımıza aldık. Uçağa binmek üzere tam körükten geçerken el bagajlarından bazılarının üzerine kırmızı renkli, VALET yazan etiketler takıldığını fark ettim. Önce neden takıldığını anlamamıştık, daha sonra anladık. Körüğün içerisinde bir köşede bir kişi durmuş bu Valet etiketli çantaları alıyor. Biz de verdik tabii. Sebep uçağa girince anlaşıldı. Uçak minik bir Brezilya yapımı 39 kişilik Embrarer 135.
Başüstü kapaklı bagaj rafları sadece tek bir tarafta var. Koltuklar 1+2 şeklinde düzenlenmiş.
Oldukça iri yapılı siyahi bir hostes her şeyi yapıyor. Emergency çıkış kapısının önünde oturan yakışıklı Amerikalıya kurallar gereği burada oturan kişilerin acil durumlarda yolculara yardım edebilecek durumda olmaları gerektiğini hatırlattı. Amerikalı genç de baştan savma bir şekilde “tamam tamam “dedi. İşte o an, hostes dönüp “O halde söyleyin bakalım. Acil bir durumda burada oturan kişinin yapacağı ilk şey nedir?”diyiverdi. Zaten minnacık olan uçakta herkesin duyduğu bu soruya ben dahil kimsenin doğru cevap veremediği ortaya çıktı.Hostes işin önemini belirttikten sonra cevabı söyledi.
“İlk önce pencereden bakılacak. Uçağın tamamen durduğu ve dışarıda herhangi bir yangın olup olmadığı kontrol edilecek. Daha sonra acil çıkış kapısı açılarak yolcuların çıkışına yardım edilecek” dedi.
Hostesi küçümseyen Amerikalıya gülerken herkes bir şey öğrenmişti.
Uçakta su ve kola hariç her şey paralı. Sıcak çay kahve yok. Bira 6 dolar. Küçük uçakların en güzel tarafı uçuş pistine giderken, evlere servis yapan pideci motorcuları gibi taksi-rutlarda çok kıvrak ve hızlı ilerlemeleriymiş. Gayet seri hareket ediyorlar. Uçuşumuz 75 dk sürüyor ve saat 22.30 sıralarında Raleigh –Durham International Havaalanına iniyoruz.
Uçaktan inerken körüğün başında valet etiketli el çantalarımızı veriyorlar daha sonra bagajlarımızı almaya gidiyoruz. En sona doğru Karuselden bizim emektar valizimiz salına salına geliyor. Sert kabuklu bordo renkli valizimizin bir köşesi aldığı darbeye dayanamamış, 2 el kadar büyüklükte bir kısmı kimbilir nerede kalmış. İçi görünüyor.
Günlerden Kasım ayının son Perşembesi. Yani Amerikalıların Noel den sonra en çok önem verdikleri “Thanksgiving”- “Şükran Günü”akşamı. Herkes evinde. Terminal binasında açık tek bir büfe dahi görünmüyor. Kırık valizle ne yaparız? diye düşünürken, bir yandan otele gitmek üzere shuttle ayarlamaya çalışıyoruz, diğer taraftan da danışmaya nereye başvurmak gerektiğini soruyoruz. Tesadüf bu ya danışmadaki hanım 35 senedir Amerika da yaşayan br Türk çıktı. Unuttuğu Türkçesi ile bana AA nın ofisini gösterdi. Eğer bu saate kadar gitmemişlerse danışabileceğimi söyledi. Hanım dışarıda otel için Shuttle ayarlarken ben ümitsizce bir girişimde bulunmaya karar verdim.
AA ofisi kaybolan bagajlara da bakıyormuş. Ofisteki memur, benim valizimi görünce.;
-“Bizim uçuşumuzda mı kırılmış?” dedi.
- Evet NY den binerken sağlamdı. Dedim.
- “Bırakın tamir ettirelim. 2 -3 gün sonra tamir olamazsa parasını verelim.” dedi.
-“Forget it. Birkaç gün içinde ben ülkeme geri döneceğim” dedim.
- “O halde ülkenizde bulunduğunuz şehirde British Airways bürosu varsa, düzenleyeceğim belgeyi oraya gösterin, orada size derhal yardımcı olurlar” dedi.
- “Onu da unutun . Ben bu valizle ülkeme nasıl dönerim?” dedim.
- “ Peki o zaman, Valizinizin değeri ne kadar?” diye sordu.
-“ Siz tahmin edin, ben kabul ederim” dedim.
-“Burada bizim yeni valizlerimiz var. Sizinkine benzer büyüklükte yok ama, en büyük olanı şu tekerlekli olanı. İsterseniz bunu vereyim.”dedi.
-“ Ok-kabul ettim” dedim .
Adımı adresimi, telefon numaramı aldı. Valizi verdi
Oracıkta kırık valizdekileri yenisine aktardım. Küçük bir torba dışında tüm eşyalarımızı yeni bavula koyup kapattım.
- “Raporunuzda benimde imzalamam gereken bir yer var mı? diye sordum.
- “Hayır yok. Ancak isterseniz yeni valizinizin garanti kartını da hazırlayıp vereyim” dedi.
- “ No Need . Thanks Giving “ dedim.
5 dakika içinde biten bu işlem sonrasında birbirimizin iyiniyet ve anlayışına hayret ederek, ve teşekkür ederek ve Thanksgiving kutlayarak ayrıldık. Aklım hala orada çalışan bu memura verilen yetki ve inisiyatif kullanma konusuna takılı kaldı.
Hanım henüz yeni gelen otel aracının başında benim bordo yerine 4 tekerlekli siyah bir valizle geldiğimi görünce şaşırdı. Olayı anlattığımda daha çok şaşırdı. Faslı olan şoför ise öteki eski çantamızı da kırık deyip değiştirmemizi önerdi.
Müşteri emniyetine ve memnuniyetine ne kadar önem verildiğinin ilk örnekleri ile tanışmış olduk AA da .
Bir Düğün hikayesi işte böyle başladı, devamı için buraya bekleriz.
North Carolina'da bir Nikah
|
No comments:
Post a Comment