KOLKATA
Gece yarısına doğru
indiğimiz Kalküta Uluslararası
havaalanında bizi önceden ayarlanmış taksi karşıladı. Şoförle
konuştuğumuzda Uber den geldiğini söyledi. Güvenle bindik. Gece yarısı olmasına
rağmen otele ulaşmamız yarım
saatten fazla sürdü. Otelimiz yine FAB zincirine ait .
FAB zincirini şikayet etmeye karar verdik. Haritalarda ve
resmi belgelerde Calcuta,
Kolakuta, KOLKATA isimleri de kullanılan kente artık
KOLKATA deniyor. Batı Bengal eyaletinin
başkenti. Çok büyük bir limanı ile bölgenin en önemli ticaret ve sanayi
merkezi. 20 milyondan fazla nüfusu var. Himalayalar dan başlayıp tüm Hint
yarımadasının kuzeyini sulayarak gelen kutsal Ganj nehri Bengal körfezine dökülüyor. Ganj nehrinin taşıdığı
su hakkında biraz fikir sahibi olmak için
şöyle bir bilgi veriyorlar. Ganj nehri
yaklaşık 700 ağızdan Bengal körfezine
dökülüyormuş. Ganjın denize
açılan kollarından biri de Kolkata
şehrini ikiye bölerek geçen HOOGLY
nehri. Kolkata bu nedenle biraz
İstanbul’a benziyor.
Nehrin bir yakasındaki şehir 15 milyon nüfuslu KOLKATA, diğer
yakasındaki şehir ise 5 milyon nüfuslu HOWRAH.
Liman ve şehrin ticaret merkezi
Kolkata tarafında. 700 metre
kadar genişliği olan Hoogly
nehrinin üzerine 1943 te
yapılmış çelik konstrüksiyon asma bir
köprü günün her saatinde acayip bir
trafiğin yükünü taşıyor. Köprüde
araçların kullandığı 3x2= 6 şeritli yola ilaveten iki
yanında yayalara da yol var. Köprü
üzerinde araçlar dan fazla yaya göze
çarpıyor. Trafik çok sıkışık
olduğundan insanlar yaya geçmeyi daha hızlı bulabiliyorlarmış.
Kolkata belediye
başkanı (Mayor) yeni seçilmiş bir
hanım imiş. Şehri Londra’ya benzetmek istiyormuş. İlk iş olarak bir meydana Big Ben in
minyatürünü yaptırmış.
Ancak daha çoook işi olduğu
açık.
Gece karanlığında geldiğimiz
otelimiz Howrah tarafında .
Rehberimiz Begüm hanımın öğleye doğru gelmesini beklerken otel yakınlarındaki Belur Math i ziyaret
ettik. Belur Math tapınağının bulunduğu
parka Hindistan’a özgü taştan
yapılma tak benzeri kapıdan giriliyor. Kapının tepesindeki süsler ve semboller, buradaki tapınağa, Müslüman, Hristiyan,
Musevi, Budist, Hindu ayrımı yapılmaksızın
her dinden insanın gelebileceğini ifade ediyor. Dünyanın en kalabalık
demokrasisinin bulunduğu Hindistan’da
dinler mozaiği de bir gerçek. Delhi de gezerken dolaştığımız
Cuma camiinde Dünyada en çok
Müslümanın yaşadığı ülkenin 300 milyon kişi ile Hindistan
olduğunu söylediklerini de hatırlıyorum.
Belur Math a yine insanlar
ayakkabılarını çıkarıp giriyorlar.
Parkın bir ucu kutsal Ganj
nehrine açılıyor. Nehir kenarında tribün benzeri merdivenler yapılmış.
Gatt denilen bu merdivenlerden
insanlar dua ederek kutsal Ganj da yıkanıyorlar. Holly Dip yapıyorlar. Hemen yakında
nehir üzerindeki İstanbul’daki şehir hatları gemileri gibi
teknelerin yanaştığı kalabalık bir iskele var. Kalabalık, pislik, gemi, ibadet, hepsi iç içe.
Rehberimizin gelmesinden sonra
taksi ile şehir merkezine gittik.
Günlerden Pazar olduğunun farkında olmadan bindiğimiz
taksiciye burada meşhur diye
duyduğumuz çiçek pazarına bırakmasını söyledik.
Bizi şehrin merkezindeki
HOGG marketin önünde bıraktı. Kapalı çarşıyı andıran bir
yerde dükkanların çoğu kapalıydı. Sadece yapma çiçek satan küçük
tezgahlar açıktı. Bir de hijyenden eser olmayan kasaplar.!!
Pazar günü olduğu için para
bozduracak yer bile bulamadık.
Üstelik Kolkata’nın iki büyük kriket kulübünün
şampiyonluk maçı nedeniyle, şehrin
merkezindeki 65 bin kişilik stadyum çevresindeki tüm yolları
trafiğe kapatıldığı için,
gezilecek yerlere
ulaşamadık. Müze' ye, William Fort' a, Queen Victoria
anıt binasına giremedik.
Kolkata da, taksilerin
bazılarının üzerinde “No Refusal”
yazıyor. Taksi metre kullanılması zorunlu olduğu halde
aynen İstanbul’daki gibi taksicilerin beğenmedikleri yerlere gitmeyi ret
etmeleri çok sık rastlanan bir
şeymiş. Taksicilerin bazıları müşteriye
güven vermek için No Refusal yazısını asıyorlarmış.
Otele dönmek için NO REFUSAL
taksicilerle pazarlık edip otele döndük.
Ertesi sabah 6 kişilik Toyota Suv ile otelden hareket ettik. Yolda Hintli yerel
rehberimizi de alarak şehre daldık. Rehberimiz önce festivaller ve dini
törenlerde kullanılan tanrı ve kutsal varlıkların heykellerinin yapıldığı bir
mahalleye götürdü. Hatkhola
mahallesi heykelcilik organize sanayi bölgesi sanki. İrili ufaklı
1000 den fazla atölyede samandan, kağıttan, ahşaptan, alçıdan,
polyester elyaftan, kumdan,
betondan heykeller üretiliyor. Boyanıyor, süsleniyor. Sanatçı aileler çoluk çocuk orada yatıp kalkıyor, ustalaştıkları
heykelleri yapıyorlar. Ne kadar çok
tanrıları varmış, her Hindu tanrısının ne kadar çok efsanesi, mahareti, gizli gücü varmış, her heykelde ne
kadar çok detay ve sembol varmış, çokluğu karşısında kişi hayrete düşüyor.
İnsanların sanatı da ayrıca takdir
edilmesi gereken bir şey.
Daha sonra ahşap süsleme işlerinin yapıldığı Bagh Bazar da dünyanın özgül ağırlığı en
hafif olan ağacın tahtalarından yapılma taçlar ve diğer süslere hayran kaldık.
Bir sonraki yer Jain tapınağı.
Hindistan’da 20 milyondan fazla inananın
olduğu tahmin edilen Jain lerin Kolkata’daki tapınağı herhalde en süslü olanı.
Daha bahçe kapısından başlayarak muhteşem renk, şekil ve kıymetli
taşlarla yapılmış süslemeler, Tapınağın
içinde doruğa ulaşıyor. Altın, gümüş,
mücevher, kıymetli taş, parıltılı ne varsa her çeşitten malzemelerle
bezenmiş tapınakta neyin resmini
çekmeye karar veremiyor insan.
İncredible İndia.
Tapınakları bu kadar süslü olan Jain lerin çok zengin
olduklarını tahminleri yapılıyor istemeden .
Kolkata Hintli
edebiyatçı Tagor’ un yaşadığı
kentmiş. Tagor’un müdavimi olduğu kahve
Hindistan’ın en büyük en meşhur Üniversitesinin de bulunduğu College Street üzerinde. Özellikle
tıp fakültesi çok ünlü. Caddede “Cycle Ambulanace” lara rastlanıyor. Fakir hastalar,
bisiklet ambulanslarla, kollarında serum şişeleri takılı, meccanen evlerine taşınıyor. Üniversite binasının çevresi ve ana caddeye
açılan sokaklar da yaya kaldırımların üzerinde binlerce kitapçı, işporta tezgahlarında yüzbinlerce kitap satıyorlar. O kadar çok kitapçıya bakarak Hindistan’ın
kültürü hakkında önceki düşüncelerimin
eksik olduğuna kanaat getiriyorum.
Ancak bunun yanında başka bir sahne, hayatın
başka gerçeklerini bir kere daha hatırlatıyor.
Kolkatada şehrin en kalabalık caddelerinde bile, köşe başlarına yapılmış açık hava tuvaletleri
var. Kapıları, çatıları yok, sadece adam
boyu duvarla çevrili hücre tuvaletler.
Herkes kullanıyor. Su sorunu yok. İlgi çeken başka bir şey, cadde kenarlarında
yangın musluklarına benzer çeşmeler etrafına
minik havuzcuklar yapılmış, kadınlar, erkekler, çocuklar musluktan bol bol akan Ganj suyu ile yıkanıyorlar. Bunları görünce burada insanın hayatının “özeli” olmadığı anlaşılıyor. Her şey aleni olabiliyormuş deniyor. Şehir merkezinde ki İngilizlerden kalma taş
yapılarda halen faaliyet gösteren adliye
ve maliye binalarının duvarlarına asılmış kırmızı “ Please do not urinate “ tabelası, bu açık hava tuvaletlerinin ne
kadar büyük bir ihtiyacı karşıladığına işaret ediyor.
Kolkata’nın en meşhur
meydanlarından biri de etrafında onlarca
süslü faytonun turistik servis
yaptığı BBD meydanı. Faytonlar çok süslü
ve afilli. Meydanın ismi bağımsızlık mücadelesinin başladığı 1930 lu
yıllarda İngiliz valisini öldüren Hintli
üç kahramanın (Benoy, Badel, Dinesh)
anısına kısaca BBD olarak
değiştirilmiş.
Kolkata da Gandhi
sevilmiyor. Gandhi'nin çok pasif
olduğu ve İngilizlere karşı mücadelenin silahla ve kahramanca yapılması
gerektiği inancı hakim.
Yerel rehberimiz
eşliğinde önceki gün niyetlenip, yanlış yere
götürüldüğümüz , çiçek pazarını buluyoruz. Ganj nehrinin
yanında demiryolu istasyonun
hemen bitişiğinde gerçek çiçek pazarına dalıyoruz. Dalından koparılmış yüzlerce çeşit ve onlarca
renkte gerçek çiçekler ve onlardan
yapılmış, kolye, çelenk, buket, ve akla gelmeyecek şekilde süsler satan 2000
den fazla tezgah bir cümbüş oluşturuyor.
İnanılası değil. Çiçek pazarının hemen yanında Ganj nehri
akıyor. Ganj' ın kıyısında kutsal
CHOTELALKI GHATT var.
Burada da insanlar ritüeline
uygun olarak Holy Dip yapıyorlar. Kucağında hasta çocuğu ile sağlığına
kavuşması dualarıyla suya giren babalar, anneler başka bir duygu yaratıyor.
Ghatt'ın tam karşısında
ise Howrah köprüsü manzaraya başka bir boyut katıyor. Hintliler
1943 de köprü yapılırken
kullanılan çeliği TATA nın sağladığını övünerek anlatıyorlar. TATA Hintlilerin en büyük özel sektörünün sahibi
bir aile. Çok sayıda sanayi dalında şirketleri var. Tata'nın idare merkezi Kolkata da. Sanırım
Tata merkezinin bulunduğu gökdelen de sadece Kolkata'nın değil,
tüm Hindistan'ın en yüksek binası.
Kolkata da görülecek yerlerden
biri de Nobel ödüllü Rahibe Maria Terasa nın evi.
Küçük bir kilisenin yanında ki
evini de çok güzel düzenleyip ziyaretçilere
açmışlar. Rahibe Terasa' nın doğduğu asıl evini Üsküp Makedonya da gezmiştik. Burada ki
kilise ve ev Nobel ödülüne layık görüldüğü , ömrünün büyük bir kısmını geçirdiği, özellikle muhtaçlara yardım konusunda hayır çalışmalarını sürdürdüğü kiliseymiş. .
Biz de kendisine rahmet
diledik.
Şehir merkezinde akşam
yemeğimizi pizzacıda halledip otelimize döndük.
Akşam geç saatlerde Dakka ya
gitmek üzere havaalanına gitmek
için taksi istedik. Otel yönetimi Uber
den kendiniz isteyin dedi. Türkiye’de
telefonlarımıza yüklediğimiz ancak UBER yasaklandığı için
kullanamadığımız Uber App hiçbir sorun
çıkarmadan Kalküta’da işimizi gördü. Biz
valizlerimizi de düşünerek, büyük araç istemiştik. Ancak midi bir araç geldi. Valizlerin
bazılarını kucağımıza alarak 4 kişi araca bindik ve havaalanına gittik.
Uber 490 hr. fiyat vermişti. Şoför 350 hr alıp paranın üstünü iade etti.
Neden diye sorduğumuzda,” siz büyük araç istemişsiniz. Ancak midi araç
gelebildi. Fiyat farkını iade ettim “dedi. No refusal taksilerin bulunduğu Hindistan’da Uber’in
farkı ortaya çıkıverdi.
Uber gibi güvenli bir hizmeti ülkemizde
yasaklayanlara neler demedik .
Dakka uçağı için Hint pasaport polisinden
geçerken, işgüzar bir polis grubumuzdan Aysun hanımı alıkoydu. Rahatça
geçmiş olmamıza rağmen bizde köşede onu bekledik. Yarım saat sonra amiri bizi de çağırdı. Gayet
kibar ve nazik şekilde neden Pakistan’dan geldiğimizi , Keşmir’e gidip gitmediğimizi
, Hindistan’da nereleri gezdiğimizi
sordu. Uzun bir sohbet sonucunda bizim
terörist olamayacağımıza kanaat edip Hindistan’da kendisinden daha fazla yer
görmüş olduğumuzu söyleyip geçirdi. Hindistan’dan çıkarken
Pakistan’dan giriş yapmış olmamızın
ne sakıncası olabilirdi merak
ediyorum.
Bye bye İncredible İndia.
Fotolar burada.
https://photos.ahttps://photos.app.goo.gl/19kEbMcgLngYkW9a6pp.goo.gl/19kEbMcgLngYkW9a6
Fotolar burada.
https://photos.ahttps://photos.app.goo.gl/19kEbMcgLngYkW9a6pp.goo.gl/19kEbMcgLngYkW9a6
No comments:
Post a Comment