JAİSELMAR
Rajastan eyaletinin altın
şehir lakaplı Jaiselmara doğru
gideceğiz.
Kırmızı şehir Jaipur, Mavi şehir Jodhpur, ve şimdi altın
şehir, veya sarı şehir Jaiselmar. Niye sarı?
çünkü TAR çölünün ortasında başka renk yok.
Valizlerimiz minibüsümüzün üstüne özel bölmeye
yerleştirildiği için biraz vakit
kaybedildi ama rahatça yerleşilip sabah
erkenden hareket edildi. Yolumuz 280 km kadar. Şehirden çıkılınca çöl
başlıyor. Çölün ortasında bazı
yerleri bölünmüş, bazı yerleri çift
yönlü olmak gayet güzel asfaltta 6 saat
kadar yol alıyoruz. Aracımız 60 hızı km nin üstüne çıkmıyor. Çünkü Hindistan’da
yasayla araçlara hız sınırı getiren özel
aparat takılması zorunlu hale getirilmiş.
Yılda sadece 200mm yağış alan çöl toprağında bazı yerlerde
yer altı suları ile tarım
yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Jaiselmar’a yaklaşırken çöl
ortasında bir köyde durup , develerle
çöl safarisi yapılıyor.
Devecilerin hepsi Müslüman. Yarım
yamalak İngilizceleri ile anlaşmaya çalışıyoruz. Hindistan’ın
ve ortasında nasıl yaşadıklarını
, nereden geldiklerini soruyoruz.
Aslında Pakistan sınırı çok yakında imiş
. Yüz yıllardır orada yaşıyorlarmış. Yani bölgenin yerlisi imişler. 1947 de partition
sırasında Müslüman oldukları için Pakistan’a
gönderilmek istenmişler.
Ancak “biz Müslümanız ama Hint liyiz, gerekirse Pakistan’a karşı
savaşırız.” diyerek taahhüt vermişler ve
topraklarında kalmışlar.
Yol boyu irili ufaklı
tank birlikleri ve garnizonların önünden geçerken Pakistan’a çok yakın
olduğumuzu anladık.
Rajastan eyaletine bağlı,
yaklaşık 15 crore (1.5 milyon) nüfuslu
Jaiselmar sarı renkli kum taşından yapılma binaları ve mücevherat işlerinde ünlü olduğu için altın şehir unvanı ile biliniyor.
Şehre tuk-tuk’ların ve motosikletlerin yarattığı yoğun trafik arasında giriyoruz.
Tam bir kaos ama hayret, hiç kimse
birbirine çarpmıyor. Jaiselmar da kalesi ile ünlü bir yer. Jodhpur da ki gibi.
Kum taşından yapılmış sarı renkli bir kale yi akşam üzeri dolaşıyoruz. Bu kalenin de sahibi eski bir raca imiş.
Halen Hindistan’da 500 kadar raca ve prens ünvanlı ama yetkisiz ve sembolik
kişi varmış.
Jaiselmar kalesinin içinde
halen yaşayan 3000 kadar kişi var. Ancak bu kalenin sahibi olan raca bu
kişiler kira vermiyor diye
buradan kovmak için uğraşıyormuş.
Kalenin içinde yine racanın
muhteşem taş oymacılığı ile bezenmiş bir sarayı var. Yüzlerce odalı
sarayın dış duvar süslemeleri ve mimarisi çok ilgi çekici.
Kalenin içindeki yollar daha da dar . Buralara tuk-tuk lar bile
giremiyor. Sadece iki tekerli
araçlar dolaşabiliyor. Kale içinde de
normal hayatın getirdiği küçük Hindu tapınaklarına rastlanıyor. Her birinin
ilahı farklı, Tapınakların farklı olduklarını girişlerdeki maymun, fare, fil gibi hayvanlarla sembolize edilen figürlerden anlamak mümkün. Kalenin içinde
dolaşırken yolun genişlediği bir yerde
her şey durdu. Birkaç gün önce ölen bir
kişinin anısına bir taziye ayini
yapılıyormuş. Ölen insanın yakınları cenazeden sonra 5 gün saat 6 da gelip bu
ayini yaparlarmış. Saçları sadece arkalarında bir tutam saç bırakacak şekilde
sıfır numara tıraş edilmiş erkekler
birinci derece akrabaları oluyormuş. Yaklaşık 10 dakika sonra sessizce duran
topluluk rahibin gül suyu gibi bir sıvı ikramından sonra sessizce dağıldı ve yol
açılabildi.
Ufak tefek alışveriş sonrası
otele dönüldü. Bu sefer otelimiz, bu bölgede
turizm yatırımlarının
teşviklerinden yararlanılarak
yapılan, gayet modern ve yeni bir yapı. Ancak yine buranın klasik dokusuna uygun kum taşı kaplamalı. Artık Hint
yemeklerine alıştık rahatça yiyebiliyoruz.
Yarın istikamet Bikaner.
Jaiselmar fotoları Link https://photos.app.goo.gl/4JSrwNsX7zLPfH6o9.
https://photos.app.goo.gl/LbhBLR7KqdAEoyfa6
https://photos.app.goo.gl/LbhBLR7KqdAEoyfa6
No comments:
Post a Comment