DAKKA . BANGLADEŞ
Kolkata dan kalkan BİMAN Air. ( Bangladeş Hava
Yolları) B738 uçağı ile kalkış-iniş dahil 30 dakikada
Dakka’ya geliverdik. Uçuş süresi toplam
20 dk. bile değilken otantik sari
kıyafetli hosteslerin, üstelik çok sallantılı uçarken, eksiksiz yemek servisi
yapmaları şaşırtıcıydı.
Pasaport kontrolünden kapıda
vize almayı tercih eden grup arkadaşlarımızı biraz gecikmesine rağmen gece
yarısına varmadan Dakka'nın acayip
trafiğinden geçip otelimize vardık. Bu gezinin son durağı Dakka’da otelimiz
mükemmel. Üstelik suit oda vermişler.
SKY CİTY . Bizi otelin müdürü kendi kullandığı aracı ile karşıladı.
Otele gelene kadar, Bengaldeş i ve Dakka’yı anlattı.
East Bengal eyaleti iken, 1947 yılında İngiltere den “ Partition “
sırasında Pakistan’a bağlı Doğu Pakistan
olarak kurulmuş. Pakistan ile aradaki binlerce
kilometrelik doğal engelin yanında Bengalce konuşan halkın Pakistan’ın direttiği Urducayı red etmesi üzerine 1952 de sürtüşmeler başlamış, 1971 de Pakistan’la bir askeri çatışmaya girmişler.
Hindistan’ın desteği ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlıklarını
ilan etmişler. Bengal körfezine dökülen Ganj nehrinin başka bir
büyük kolu ve Meghna nehrinin suladığı dümdüz delta üzerinde yer
alan ülkenin 220 bin km. karelik bir
yüzölçümü ve 175 milyon civarında nüfusu
var. Dakka başkent , Çitakong ise
biraz güney doğuda çok büyük bir liman ve ticaret merkezi. Başkentin 33
milyon nüfusu var. Para birimi Taka . 1Dolar = 84 taka.
Ülkenin her tarafı yeşil ve sulak , özellikle pirinç ve pamuk olmak üzere tarım yapılıyor. Ancak
son yıllardaki tekstil endüstrisindeki
gelişmeler sonucu Dünyanın en büyük 2.
tekstil konfeksiyon ihracatçısı olmuş.
Halen devlet başkanı olan
bayan HAŞİMA, eski başkanlardan Şeyh Mucibi rahmanın kızı imiş. Yaklaşık 15 senedir başkanmış ve demokratik
seçimleri son zamanlarda
yaptırmamış. Ana muhalefet lideri
olan hatun kişi de hapisteymiş. Toplam
700 bin kişi hapismiş.
Rehberimizin anlattıkları
arasında, genel ahlaki çöküş
yaşandığı, radikal İslam kıyafeti olan
kara çarşaflar içinde erkeklerin de
dolaştığı, bunların çoğunun uyuşturucu
satıcısı olduğu, dilenci ve sakatların çok olduğu, dilencilerin hastanelerden terk edilmiş
çocukları kiralayıp, “rent a baby”, dilendirdikleri hatta bazılarını
sakatladıklarını, en büyük çöküntünün de polis teşkilatında olduğu, bu nedenle
polislerin halk tarafından hiç sevilmedikleri
bilgileri, daha ilk dakikadan
dikkatli olmamız
gerektiğini hatırlatmış oluyordu. Gerçekten Dakka’yı
gezerken rastladığımız polislerin hepsi
gıdasızlıktan gayet zayıf olan
ortalama vatandaşlardan çok
cüsseli ve besili görünüyordu.
Radikal İslam hakim olmasına rağmen hanımların baş örtüsü
bağlama zorunluluğu yok. Kapalı ve çarşaflı kadınlar arasında başı açıklar da
sorunsuz dolaşabiliyor.
Trafik İngiliz kalıntısı soldan. Ancak nüfus fazlası ve
gelir azlığı nedeniyle
ihtiyaçlara en ucuz çözüm olan motorlu bisikletler nedeniyle
trafik sadece soldan değil her yönden hale gelmiş. Hindistanda tuk-tuk
denen 3 tekerli motorlu araçlara burada
Rikshaw (kısaca RİKŞA)deniyor. Yeni modellerine tüp gaz (LPG-LNG)) takılı rikşalar
trafiğin en önemli elemanı.
Otolar, bisikletler, otobüsler, faytonlar, ve rikşalar hepsi bir
arada hareket halindeler. Korna çalmayan
yok. Enteresan bir uygulama da tüp gazlı
rikşalara yolcu güvenliğini sağlamak amacıyla çelik kafesli
kabin zorunluluğu getirilmesi.
Yerli rehberimiz sabah ilk iş
olarak Ahsan Manzil sarayına götürdü.
Ganj nehrinin kıyısında büyük bir bahçe içinde 300 yıllık bir saray. Sükunet
Sarayı da deniliyormuş. İngiliz yapısı
binada kötü düzenlenmiş bir müze
var. Ganj nehrinde çalışan ferry ler
için bahçenin bir köşesinde iskele var.
Saheed Minar parkında 1952 de
Bengalce nin ulusal dil kabul edilmesi için çıkan olaylardaki şehitler anılıyor. Yakındaki bir parkda dünyanın en meşhur 100 insanının
büstleri var. Atatürkün büstünü görünce
gururumuz okşanıyor. Eski şehiri
dolaşırken trafik ve korna insanı sersemletiyor. Ama Türk büyükelçiliği binasının da
bulunduğu GÜLSHAN mahallesine gelince her şey değişiyor. Bir anda sessizlik ve sakinlik hatta
medeniyet başlıyor. Mahallenin girişinde
polisler rikşaları ve faytonları geri çeviriyorlar. Burada dolaşmaları yasak. Burası Dakka’nın elit mahallesi. Ana
caddelerden birinin adı Kemal Atatürk Bulvarı.
Binaların hepsi modern ve 15-
20 katlı, yabancı markalı mağazalar Avrupa’dan farksız bir hava yaratıyor. Otolar son model ve lüks. Ancak ortalama 60 - 80 dolar aylık ücretle
çalışan Dakka lı emekçilerin burada 5-10 dolara bir fincan kahve içmeleri mümkün değil.
Şehir merkezinde trafiğe çare bulmak amacıyla FLY WAY
dedikleri üstten geçen yol
yapmışlar. Rikşalar oraya da sokulmuyor.
Ertesi gün Dakka’nın kalesine
gitmek için trafiğin rahatlamasını bekledik. Şehrin içindeki kaleye yine de 90
dakikada ulaşabildik. 1700 lü yıllarda
yapılan kale aslında tamamlanamamış. Taş duvarların bir
kısmı hiç yapılmamış. Burada kralın sarayı ve prensesin türbesi
görülüyor. Kale sonrası yine yoğun trafik arasından NEW Markete gidiyoruz.
Burası dünyadaki tüm tanınmış
markalarının ürünlerinin bulunabildiği
imalatçıdan doğrudan satış yapılan bir outletler merkezi.
Her marka tekstil konfeksiyon ürünü var.
Ancak istediğiniz mala ulaşmak için burayı iyi bilmek ve sabırlı olmak gerekiyor. Burası 6-7 katlı
binaların içinde yer alan binlerce küçük
tezgah ve dükkandan satış yapılan bir mekan. Çok kalabalık, çok sıkışık.
Dışarda 30 derecenin üstündeki hava da eklenince dayanılmaz sıcak ve havasız.
Dayanamayıp kaçıyoruz.
Rehberimizden Dakka’nın en büyük AVM sine götürmesini
istiyoruz. AVM elit bölge Gülshan
mahallesinde, 6 katlı çok büyük bir AVM. 3000 civarında dükkan varmış. Dükkanlar genel olarak küçük. Özellikle kuyumcu ve tekstil ürünleri satan
mağazalardaki düzen ilgimizi çekiyor. Müşteriler
dükkana girince bir
sandalyeye oturtuluyorlar, Kumaş kaplı
sekilerin üzerinde çıplak ayakla dolaşan tezgahtarlar istedikleri malı getirip gösteriyorlar. Alışık olduğumuz tezgah ve vitrin düzeni
yok. Burada satılan mallar genelde Bangladeş
malı, daha ucuz mal istediğinizde
Çin malı çıkarıyorlar. Ucuz olsun diye çocuk işçi çalıştırmakla
itham edilen Bangaldeş de bile ucuz Çin
malı görünce insanın asabı bozuluyor.
Dakka ve Bangladeş, 5-6 katlı
binaların bulunduğu Pakistan ve Hindistan şehirleri ile
karşılaştırıldığında biraz daha modern gibi, 15- 20 katlı binalara her yerde
rastlanıyor. Eski şehirde bile çok katlı beton binalar var. Ancak dikkat çeken
bir şey binaların üst tarafları alt tarafından farklı görünebiliyor. İmar affı
gibi bir şey den yararlanılarak
binalar 20 katlı diye ruhsat alınıp
10-12 katta bırakılıyor, yıllar sonra para durumuna göre üst kısım inşaatı
yapılıyormuş. Burada genelde değinilen konu
corruption dedikleri
ahlak çöküşü.
Akşam yemekten sonra cebimizde
kalan son takaları da otel çevresindeki mağazalarda tüketip sabah 8.deki
uçağımıza ancak 3.30 da otelden ayrılırsak yetişebileceğimizi düşünerek
erkenden yatıyoruz.
İstikamet Katarın başkenti
Doha üzerinden Ankara.
Doha da Aysun
ve rehberimiz Begüm hanımları
İstanbul’a yolcu ettikten sonra , çok modern ve albenili Doha alanını
geride bırakıp Ankara ya uçuyoruz.
Aynı soydan gelen, fizik
olarak birbirlerine ayırt edilemeyecek kadar benzeyen, kendi içlerinde bile her eyaletinde onlarca
ayrı dil konuşulan, kültürleri,
gelenekleri, yedikleri aynı olan, ancak sadece inanç farklılığı nedeniyle ayrı ülkelerde, hala birbirleri ile düşman gibi yaşayan 3
devletin günün birinde birleşip, 2 milyara
ulaşan nüfusla nasıl bir güç
olabileceğini düşünerek, Wagah da
öğrendiğim ortak kelime ile
bitirmek istiyorum.
ZİNDABAD Pakistan, Hindustan, Bangladeş.
Dakka fotoları ilişik https://photos.app.goo.gl/tGgzmACjiVxKMbzj7
Mart 2019.
No comments:
Post a Comment