Friday, May 15, 2020

DAKKA .





DAKKA .    BANGLADEŞ

Kolkata dan  kalkan BİMAN Air. ( Bangladeş Hava Yolları)  B738  uçağı ile kalkış-iniş dahil 30 dakikada Dakka’ya  geliverdik. Uçuş süresi toplam 20 dk.  bile değilken otantik sari kıyafetli hosteslerin, üstelik çok sallantılı uçarken, eksiksiz yemek servisi yapmaları şaşırtıcıydı.
Pasaport kontrolünden kapıda vize almayı tercih eden grup arkadaşlarımızı biraz gecikmesine rağmen gece yarısına varmadan Dakka'nın  acayip trafiğinden geçip otelimize vardık. Bu gezinin son durağı Dakka’da otelimiz mükemmel. Üstelik suit oda vermişler.  SKY CİTY . Bizi otelin müdürü kendi kullandığı aracı ile karşıladı. Otele gelene kadar, Bengaldeş i ve Dakka’yı anlattı.

East Bengal eyaleti iken,  1947 yılında İngiltere den “ Partition “ sırasında Pakistan’a bağlı  Doğu Pakistan olarak  kurulmuş. Pakistan ile aradaki binlerce kilometrelik doğal engelin yanında Bengalce konuşan halkın Pakistan’ın  direttiği Urducayı red etmesi üzerine  1952 de sürtüşmeler başlamış, 1971 de  Pakistan’la bir askeri çatışmaya girmişler. Hindistan’ın desteği ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlıklarını ilan etmişler.  Bengal  körfezine dökülen Ganj nehrinin başka bir büyük  kolu ve Meghna  nehrinin suladığı dümdüz delta üzerinde yer alan  ülkenin 220 bin km. karelik bir yüzölçümü ve  175 milyon civarında   nüfusu  var.  Dakka başkent , Çitakong ise biraz güney doğuda çok büyük bir liman ve ticaret merkezi. Başkentin 33 milyon  nüfusu var.  Para birimi Taka . 1Dolar = 84 taka.
Ülkenin her tarafı  yeşil ve sulak ,   özellikle pirinç  ve pamuk olmak üzere tarım yapılıyor. Ancak son yıllardaki  tekstil endüstrisindeki gelişmeler sonucu Dünyanın  en büyük 2. tekstil konfeksiyon ihracatçısı olmuş.
Halen devlet başkanı olan bayan HAŞİMA, eski   başkanlardan    Şeyh Mucibi rahmanın kızı imiş.  Yaklaşık 15 senedir başkanmış ve demokratik seçimleri son zamanlarda  yaptırmamış.  Ana muhalefet lideri olan hatun kişi de  hapisteymiş. Toplam 700 bin kişi  hapismiş.

Rehberimizin anlattıkları arasında,  genel ahlaki çöküş yaşandığı,  radikal İslam kıyafeti olan kara çarşaflar içinde erkeklerin de  dolaştığı, bunların çoğunun uyuşturucu  satıcısı olduğu, dilenci ve sakatların çok olduğu,  dilencilerin hastanelerden terk edilmiş çocukları kiralayıp,  “rent a baby”,  dilendirdikleri hatta bazılarını sakatladıklarını, en büyük çöküntünün de polis teşkilatında olduğu, bu nedenle polislerin halk tarafından hiç sevilmedikleri  bilgileri,  daha ilk dakikadan
dikkatli  olmamız  gerektiğini hatırlatmış oluyordu. Gerçekten   Dakka’yı  gezerken rastladığımız polislerin hepsi  gıdasızlıktan gayet zayıf olan  ortalama vatandaşlardan çok  cüsseli ve besili  görünüyordu.
Radikal İslam  hakim olmasına rağmen hanımların baş örtüsü bağlama zorunluluğu yok. Kapalı ve çarşaflı kadınlar arasında başı açıklar da sorunsuz dolaşabiliyor.
Trafik İngiliz  kalıntısı soldan. Ancak nüfus fazlası  ve  gelir azlığı nedeniyle  ihtiyaçlara en ucuz çözüm olan motorlu bisikletler  nedeniyle   trafik sadece soldan değil her yönden hale gelmiş. Hindistanda tuk-tuk denen  3 tekerli motorlu araçlara burada Rikshaw  (kısaca RİKŞA)deniyor.  Yeni modellerine  tüp gaz (LPG-LNG)) takılı  rikşalar  trafiğin en önemli elemanı.   Otolar,  bisikletler,   otobüsler, faytonlar, ve rikşalar hepsi bir arada  hareket halindeler. Korna çalmayan yok.  Enteresan bir uygulama da tüp gazlı rikşalara  yolcu  güvenliğini sağlamak amacıyla çelik kafesli kabin zorunluluğu getirilmesi.

Yerli rehberimiz sabah ilk iş olarak Ahsan Manzil sarayına  götürdü. Ganj nehrinin kıyısında büyük bir bahçe içinde 300 yıllık bir saray. Sükunet Sarayı da deniliyormuş. İngiliz yapısı  binada  kötü düzenlenmiş bir müze var. Ganj nehrinde çalışan ferry ler  için bahçenin bir köşesinde iskele var.

Saheed Minar parkında 1952 de Bengalce nin ulusal dil kabul edilmesi için çıkan olaylardaki  şehitler anılıyor. Yakındaki bir  parkda dünyanın en meşhur 100 insanının büstleri var. Atatürkün  büstünü görünce gururumuz okşanıyor.   Eski şehiri dolaşırken trafik ve korna insanı sersemletiyor. Ama  Türk büyükelçiliği binasının da bulunduğu  GÜLSHAN  mahallesine gelince  her şey değişiyor.  Bir anda sessizlik ve sakinlik hatta medeniyet  başlıyor. Mahallenin girişinde polisler  rikşaları ve faytonları   geri çeviriyorlar. Burada  dolaşmaları yasak.  Burası Dakka’nın elit mahallesi. Ana caddelerden birinin adı Kemal Atatürk Bulvarı.  Binaların hepsi modern ve  15- 20  katlı,  yabancı markalı mağazalar Avrupa’dan  farksız bir hava  yaratıyor. Otolar  son model ve lüks.  Ancak ortalama 60 - 80 dolar aylık ücretle çalışan Dakka lı emekçilerin burada 5-10 dolara bir fincan kahve içmeleri  mümkün değil.  Şehir merkezinde  trafiğe  çare bulmak amacıyla  FLY WAY  dedikleri  üstten geçen yol yapmışlar. Rikşalar oraya da sokulmuyor.

Ertesi gün Dakka’nın kalesine gitmek için trafiğin rahatlamasını bekledik. Şehrin içindeki kaleye yine de 90 dakikada  ulaşabildik. 1700 lü yıllarda yapılan kale aslında tamamlanamamış. Taş duvarların  bir  kısmı hiç yapılmamış. Burada kralın sarayı ve prensesin   türbesi  görülüyor. Kale sonrası  yine  yoğun trafik arasından NEW Markete gidiyoruz. Burası dünyadaki tüm  tanınmış markalarının ürünlerinin   bulunabildiği imalatçıdan doğrudan satış yapılan bir outletler  merkezi.  Her marka tekstil konfeksiyon ürünü var.  Ancak istediğiniz mala ulaşmak için burayı iyi bilmek ve  sabırlı olmak gerekiyor. Burası 6-7 katlı binaların içinde yer alan  binlerce küçük tezgah ve dükkandan satış yapılan bir mekan. Çok kalabalık, çok sıkışık. Dışarda 30 derecenin üstündeki hava da eklenince dayanılmaz sıcak ve havasız. Dayanamayıp kaçıyoruz.

Rehberimizden   Dakka’nın en büyük AVM sine götürmesini istiyoruz. AVM elit  bölge  Gülshan  mahallesinde, 6 katlı çok büyük bir AVM. 3000 civarında  dükkan varmış. Dükkanlar   genel olarak küçük.  Özellikle kuyumcu ve tekstil ürünleri satan mağazalardaki  düzen  ilgimizi çekiyor.   Müşteriler  dükkana  girince bir sandalyeye  oturtuluyorlar, Kumaş kaplı sekilerin üzerinde çıplak ayakla dolaşan tezgahtarlar  istedikleri malı  getirip gösteriyorlar.  Alışık olduğumuz tezgah ve vitrin düzeni yok.  Burada satılan mallar genelde  Bangladeş  malı, daha ucuz  mal istediğinizde Çin malı  çıkarıyorlar.  Ucuz olsun diye çocuk işçi çalıştırmakla itham edilen  Bangaldeş de bile ucuz Çin malı görünce insanın asabı bozuluyor. 

Dakka ve Bangladeş, 5-6 katlı binaların bulunduğu Pakistan ve Hindistan şehirleri ile karşılaştırıldığında  biraz daha  modern gibi, 15- 20 katlı binalara her yerde rastlanıyor. Eski şehirde bile   çok  katlı beton binalar var. Ancak dikkat çeken bir şey binaların üst tarafları alt tarafından farklı görünebiliyor. İmar affı gibi bir şey den yararlanılarak  binalar  20 katlı diye ruhsat alınıp 10-12 katta bırakılıyor, yıllar sonra para durumuna göre üst kısım inşaatı yapılıyormuş. Burada genelde değinilen konu
corruption  dedikleri ahlak çöküşü.  
Akşam yemekten sonra cebimizde kalan son takaları da otel çevresindeki mağazalarda tüketip sabah 8.deki uçağımıza  ancak  3.30 da otelden ayrılırsak yetişebileceğimizi  düşünerek  erkenden yatıyoruz.
İstikamet Katarın başkenti Doha üzerinden   Ankara.
Doha da  Aysun  ve rehberimiz Begüm hanımları  İstanbul’a yolcu ettikten sonra , çok modern ve albenili Doha alanını geride bırakıp Ankara ya uçuyoruz.

Aynı soydan gelen, fizik olarak birbirlerine ayırt edilemeyecek kadar benzeyen,  kendi içlerinde bile her eyaletinde onlarca ayrı   dil konuşulan, kültürleri, gelenekleri, yedikleri aynı  olan,  ancak sadece inanç farklılığı nedeniyle  ayrı ülkelerde,  hala birbirleri ile düşman gibi yaşayan 3 devletin  günün birinde birleşip,  2 milyara  ulaşan nüfusla  nasıl bir güç olabileceğini düşünerek, Wagah da  öğrendiğim  ortak kelime ile bitirmek istiyorum.
ZİNDABAD   Pakistan, Hindustan, Bangladeş.  



Mart 2019.





No comments:

Post a Comment