Saturday, May 9, 2020

AMRİTSAR





AMRİTSAR

Wagah kapısındaki garip tören saat 18 civarında sona erdi. 8 kişilik grubumuz ve 2 rehberimizle birlikte 10 kişilik bir minibüsle 25 km. uzaklıktaki Amritsar’a doğru hareket ettik. Çok yoğun bir akşam trafiği ile karşılaşınca yerel  rehberden şehir hakkında bilgi vermesini rica ettim.

Güney Keşmir in küçük bir şehriymiş. Singh lerin başkenti imiş. Kalabalık  da akşam saatlerine rastladığımız içinmiş. Şehirde metro yok ama, her iki tarafında kapıları olan otobüsler, aynı İstanbul’daki metrobüsler gibi tahsisli yolda servis yapıyormuş. Nüfus 20 crore dedi.

Hint aksanı ile söylendiği için 20 bin diye algıladım. Çünkü küçük bir şehir demişti. Ancak trafik o kadar yoğun ki herhalde 200 bin demek istedi diye düşündüm.

Akşam otelde öğrendiğimiz rakamlar nüfusun 2 milyon kişiden fazla olduğunu söylüyor. Trafik de öyle. İşin aslı daha sonra anlaşıldı. Şehir 1 milyon 300 bin tahmin Hindistan nüfusuna ve ölçeğine göre küçük bir şehir. O halde 20 crore ne?.  Hindistan da  sayısal sistem farklı imiş.  Çok uzun yıllar öncesinde  Hindistan  da açılan bir ihale ilanı için çalışma yapmıştım. Finansal rakamları anlayamamıştım. 99 bine kadar rakamlar bizim bildiğimiz gibi yazılıyor ve isimlendiriliyor. Ancak 100 binden sonra virgüller her 2 hanede bir konarak yazılıyor. Ve değişik isimlendiriliyor.

Şöyle ki. ;
100 bin =  1 lakh
100 lakh = 1 crore
100 crore = 1 arab
100arab = 1 kharb
100 kharb = 1 nil    (devamı var)  olarak isimlendiriliyormuş.
Yani rehberimizin söylediği 20 crore,  2 milyonmuş ve doğru imiş.

Gece karanlığında indiğimiz otelimiz çok güzel, Yemekler açık büfe . Pakistan’daki gibi tavuk ağırlıklı değil. İnternet free..

Amritsar  kelimesi  kutsal göl anlamına geliyormuş.   Kutsal gölü görmek üzere sabah  erkenden   hazırlandık.

Singh  felsefesinin  başkenti ve en kutsal mekanı, bu şehre adını veren KUTSAL GÖL ve içindeki ALTIN TAPINAK  burada.
Singhler in çoğunlukta olduğu Amritsar,  Hindistan yarımadasında İngilizlere karşı bağımsızlık hareketinin ilk başladığı yer olarak tarihe geçmiş. Daha 1911  yılında  genellikle cengaver  nitelikleri ile bilinen Singhler, burada İngilizlere karşı ayaklanmışlar.  Ancak İngilizler çok kanlı bir şekilde bu ayaklanmaları bastırmışlar.  Katliam yapmışlar. Yıllar  sonra   bulunan  toplu mezarlardan ve kuyulardan cesetler çıkmış. Aslında bu katliam  1940 lı yıllarda Hint bağımsızlık hareketinin başı olan GANDHİ  için bir ilham kaynağı olmuş  ve  İngilizlere karşı bağımsızlık hareketini pasif direniş ve silahsızlık prensibine  dayandırmış.
 
Şehrin sadece yayalara açık  merkezine   geldiğimizde  1911 katliamında ölenler adına yapılmış onlarca anıt,  anı parkları  ve müzeleri ziyaret ederek dolaşmaya  başladık.  İçine cesetlerin doldurulduğu  kuyu  ilk gösterilenler arasında. 

Ticaret merkezinin içinden geçerek Kutsal Göl   mekanına  ulaşılıyor. Adında göl olduğu için  insan  binaların arasında çarşı merkezi içinde bir yer olduğuna ihtimal veremiyor. Çünkü Kutsal göl her tarafı büyük beyaz binalarla çevrili  bir   külliyenin içinde. Dışardan görülme  ihtimali yok. Büyük  binanın  önündeki mermer kaplı meydana gelirken  bu kutsal mekanı ziyaret şartları yerine getiriliyor.

1.    Çıplak ayak dolaşılacak. Grubun ayakkabıları bir çuvala konup emanete bırakılıyor.
2.    Kadın erkek, herkes başını kapatacak. Saç görünmesin diye bir katı uygulama yok. Başı örtecek bir bandana bile yeter.


Binanın girişinde  yerdeki  dezenfektanlı su birikintisine ayaklarımızı sokarak  merdivenlerden yukarı çıkıyoruz. Kapıyı geçer geçmez. ALTIN TAPINAK gölün ortasında  görünüyor.  Yıllardır Hindistan denince TAJ MAHAL den sonra görmek istediğim yer tam karşımda. 
Kutsal göl  yaklaşık 300 X 350 metre boyutlarında  binalar arasında bir havuz  görünümünde, Tam ortasında  sadece bir kıyıdan dar, üstü kapalı bir  yol ile   ulaşılabilen  Altın Tapınak  yer alıyor.  Gerçekten  her   tarafı altın kaplı  ve çok süslü  yaklaşık 15x15 boyutlarında, 10 metre kadar yüksekliği olan  muhteşem bir yapı.   

Kutsal göl mekanını çevreleyen  4 -5 katlı beyaz mermer kaplı binalar  külliyesinin 4 kapısı varmış. Singh felsefesinde anlamı “biz dört yöne de açığız,”  demekmiş. Ne olursan yine de gel  diyen Mevlana gibi her inançta insanı davet ediyor. Biz batı kapısından girip  gölün  etrafında dolaşmaya başladık. Külliyenin içinde sufi müzik eşliğinde dolaşılıyor. Müzik gölün merkezindeki yapının içinde çalınıyor. Canlı yayınlanıyor.

Havuzun kenarında beyaz mermer kaplı  düz  alanda 10 binlerce kişi  başları son derece frapan renkli başörtüsü  veya türbanla örtülü  ama ayakları çıplak, tam bir cümbüş içinde dolaşıyor. Kimileri  izin  verilen bölgelerde suya giriyor. Hanımlar için bir kenarda etrafı muşabak ile çevrili  suya girme yerleri düzenlenmiş.  Holly Dipping dedikleri kutsal yıkanma işini burada yapıyorlar. Bazı radikal Singhler içinde tek tük  balıkların bulunduğu  bu suyu içiyorlar. Bazı erkek Singh  müritler   inançları gereği, sarıklarında hançer, bileklerinde metal bilezikler  ile holly dip yapıyorlar.

Bu arada  bu gün  Singhlerin en kutsal Pazar günü imiş. En az 100 bin kişinin ziyareti bekleniyormuş. Bir an önce suyun ortasındaki mekanı  görelim diye niyetlenirken buranın dünyada eşi olmayan özel bir  yerine giriyoruz.
Dünyanın en büyük lokantası. Üstelik  parasız  servis yapılan en büyük aşevi.

Her şey parasız.  Ortalama her gün 20 bin kişiye yemek verilen, lokantadan bugün 100 bin kişinin yemek yiyeceği tahmin ediliyor.
Havuzun kuzey yakasındaki binaya giriyoruz. 
  
İlk göze çarpan manzara,  yüzlerce   kadınlı  erkekli insan yerlere oturmuş harıl  harıl  soğan, patates, sarımsak ayıklıyorlar.  Daha sonra sırtlarında çuval çuval  erzak  taşıyan insanlar kalabalığa aldırış etmeden  mal taşıyorlar. Bir bölüme geçtiğinizde hamur karma makinalarında karılmış hamurları yufka  haline  getirmek üzere yüzlerce insanın  oklava salladığı tezgahlara rastlıyorsunuz. Öbür tarafta insanlar fırında ekmek pişiriyor. Yanlarında kocaman endüstriyel boyutta  pişirilen pilav, et ve sebzeler.  Herkes işin ucundan tutuyor. Tüm turistler dahil  herkes istediği bir işi yapıyor.  Meccanen. Yani parasız. Pişirilen malzemeler de   yapılan bağışlardan karşılanıyor.   Pişirilen yemekler alt salonların birinde yere serili kilim etrafında   metal  tepsilerini alıp sırayla oturmuş insanlara kepçelerle dağıtılıyor.

Yemeğini yiyen  tepsisini alıp sıraya girip  bulaşık  tezgahına  bırakıyor. Yemek gibi bulaşık yıkamak da  gönüllülerce   yapılan bir görev. Binlerce insanın görünmeyen birinin koordinasyonunda hiç aksamadan imece usulü o kadar büyük işi gerçekleştirmesi akıllara durgunluk veriyor.

Hijyen kurallarına  uyulmadığı   açık,  ancak  bu güne kadar bir sorun çıkmadığı da bir gerçek. Buradan yemek yiyen bizim gruptan da kimseye bir şey olmadığı da denemeyle sabit.  

Dünyanın en büyük aşevini gördükten sonra hedef  suyun ortasındaki  Kutsal  mekan. Havuzun ortasına giden yol karşı tarafta. Yolun başına geldiğimizde inanılmaz bir kalabalık tapınağa girmek için bekliyor. Kadınları ayrı bir yerden, erkekleri ayrı bir kuyrukla  içeri  alıyorlar. Rehberimizin verdiği bilgiye göre bayram nedeniyle oluşan izdiham sonucu içeri girmemiz 4 saat kadar alabilirmiş. Burayı görmeden dönülmez diye hayıflanırken, Hintli rehberimiz   oradaki  görevlileri ikna  edip (her nasılsa) bizim grubu  kadınlar sırasının en önüne kadar götürdü. Tek şart, gruptaki tek erkek olarak  ben de  hanımlar gibi başımı bağlayıp içeri girecektim.  Hintli kadınların arasında onların müsamahalı ve sempatik  bakışları  arasında başıma başörtüsü  koyup   içeri girdik. Girişte yine bedava  irmik  helvası  dağıtılıyordu. Yaklaşık yarım saatte dar yoldan suyun ortasındaki   Singhlerin  en kutsal noktasına  ulaştık.

Aslında kutsal mekana  ulaşıldığında  kadın erkek bir arada dolaşılmasına rağmen girişte neden ayrım yapıldığını anlamış değilim.

Altın Tapınak  4. Guru Rajin Singh  tarafından yaptırılmış. Ancak mekanın kalbinde  1. Guru Singh’in yazdığı kutsal kitabın bulunduğu masa kadar büyüklükte bir mermer tezgah bulunuyor. Etrafında yere oturmuş 2 Singh rahip ve   4 kişilik bir müzisyen grubu ve 4 görevli diye tanımladığım bir topluluk   müzik eşliğinde ilahiler söylüyorlar. Müzik canlı olarak tüm külliyede yayınlanıyor. Bu müziğin her gün 24 saat sürdüğü söylendi. Bu arada ziyaretçiler  para  atıp,  bağışlarda bulunuyor.

Kutsal mekanda kimi dolaşıp seyredip çıkarken kimileri sufi  müzik eşliğinde bir köşeye çekilip trans halinde  duruyorlar.  Dua ediyorlar.  Biz de sağlıklı bir yaşam diledik. 

Binaya girişten itibaren gerek dar yolda gerek kutsal  mekanda  fotoğraf çekmek yasak. Ancak her yer o kadar süslü ve  güzel ki, hiçbir yasak çekmeye engel olamıyor. Tüm duvarlar altın rengini hakim olduğu inanılmaz desenlerle süslenmiş.

Bezemelerin  hepsi birbirinden ince ve detaylı. Çoğu  hakiki  altın kaplama. Resmen büyüleyici bir güzellik var.  Singhlerin  kutsal kitabının  tek tanrılı dinler arasında, tanrının elçisinin sağlığında yazıya geçirilmiş ilk ve tek kitap olduğu söyleniyor.

Kutsal mekanda gece yarısı  daha  görkemli bir tören yapıldığını  öğreniyoruz. Ancak kutsal pazar olması nedeniyle  bu  izdihamın akşamda süreceğini öğrenince  tekrar gelme niyetimizden vazgeçiyoruz.

Bir kere daha Incredible India diyerek istemeye istemeye   mekandan ayrılıp, şehri dolaşmaya çıkıyoruz.

Şehir  merkezinde  1947 deki İngilizlerden  kurtuluşu   anlatan PARTITION  Müzesi, ilk parlamento binası, İngilizlerden kalma kırmızı taş binalar, Şehitler anıtı, Mahan Sirk Gate  kapısı turistlerde iz bırakan yerler. Şehirde  suyun  başka  bir önemi var galiba. Çarşı merkezinde  sebillerin çokluğu ve bunların çoğunluğunun  Singh rahip kıyafetli  gönüllüler tarafından  yapılıyor olması dikkat çekici.

Amritsar kalesi de ilginç bir yer. Gerek kale  gerek  içindeki müze  Singh kültüründe önemli yer tutan eşyaları sergiliyor. Singh  erkekleri  nerdeyse buluğ çağından itibaren saçların ve sakallarını hiç kesmez ve eşinden başkasına göstermezmiş. Bu amaçla kullandıkları türban çok önemli bir eşya oluyormuş. Türbanın bağlama şekillerinin  bile  farklı anlam ifade ettiğini müzeyi gezerken öğreniyoruz.  Kalede küçük bir Hint folklor gösterisi de izledik, kıyafetlerden başka hiç bir özelliğini   bulamadım.

Amritsar,  Kutsal  Göl, büyüleyici.

Akşam hava kararırken otele dönüyoruz. Yarın istikamet  Jodhpur. Sabah erken kalkılacak.


Amritsar fotoğrafları linkte.

No comments:

Post a Comment