BİKANER
Sabah erkenden yine
valizlerimizi aracımızın tepesine yükleyip yola koyulduk.
İstikamet Rajastan'ın bir başka kenti Bikaner.
Yolumuz yaklaşık 300 km. Yolun önemli bir kısmı yine çölden
geçiyor. Yaklaşık 8 saat yol aldıktan sonra yavaş yavaş yeşilliklerin başladığı
bir bölgede, Bikaner şehrine
10 km kala belgesel TV kanallarında rastladığımız Karnamata Tapınağının
otoparkında durduk.
Karnamata ismi ile pek bilinmez ama Fareli Tapınak
denince, aa o mu? denir.
Hikayesi şöyle anlatılıyor..
Bir Hindu müridi olan
Karnamata ( resimlerinden kadın olduğunu
sanıyorum), genç yaşta ölen oğlu için çok üzülüyormuş. Üreme ve ölüm tanrısı Şiva Linga ya
dua edip, oğlunu dünyaya geri göndermesi için çok yalvarmış. Günün
birinde duaları kabul olmuş ve oğlu dünyaya geri gelmiş. Ancak fare olarak. Ömrünün sonuna kadar oğlunu ve soyunu besledikleri bir tapınak
yaptırmış. Karnamata tapınağı
oldukça büyük bir avlunun ortasında
pembe renkli binası ile
oldukça büyük bir yapı. Ancak diğer tapınaklardaki gibi süslü ve
albenili değil.
Akşam hava kararmak üzere
iken tapınağı gezmek için
8 kişilik grubumuzdan sadece 4 kişi
binaya girmeye cesaret edebildi. Çünkü, tapınağın avlusuna bile yalın
ayak girilebiliyor. Binanın içinde ise el
kadar fareler cirit atıyor. 25-30 bin kadar farenin yaşadığı
hesaplanıyor. İçerdeki kimi turist, kimi ibadet için gelmiş binlerce
kişinin çoğu ise merakla beyaz fareyi
arıyor. O kadar farenin arasında
tek bir beyaz fare varmış ve onu görenlere
uğur getiriyormuş, duaları kabul ediliyormuş. Fareler insanlarla o kadar yüz göz olmuşlar ki, dolaşan
insanların çıplak ayaklarının üstünden,
arasından hiç rahatsız olmadan
dolaşıp, insanların getirdiği köşelere konmuş tepsilerdeki
yiyecekleri, büyük kaselere konmuş
sütleri iştahla midelerine indiriyorlar.
Çok yakınlarına gidip foto çekenlere aldırmıyorlar bile. Biz turistler
farelerle ilgilenirken, ibadet için gelen Hindular, ana sunağın önünde kimi
secde ederek, kimi yerlere yatarak
dua ediyorlar. Hinduların çoğu
farelere yiyecek getiriyor. Kimi radikal müritlerin farelerin içtiği sütten içtikleri de
söyleniyor. Karnamata da binlerce insan
ve 10 binlerce fare sessiz bir
beraberlik , barış ve anlayış içinde
yaşamlarını sürdürüyor. İncrebible
İndia sloganı doğru galiba .
Önemli bir bilimsel bulgu
olarak söylen şey ise, yiyecek bulma sorunu olmayan farelerin nüfusu artmıyormuş.
Akşam karanlığında Bikaner
şehir merkezinde ki otelimize geliyoruz,
yine bir HAVELİ, Harasar Haveli de otantik bir konaktan restorasyonla otele
çevrilmiş bir yapı. Yemek sonrası hemen
sokağa çıkıyoruz. Ancak otel çalışanları ve
rehberimiz bizi üzerimize yıkanabilir tişört giymemiz ve bayram
nedeniyle içen sarhoşlardan korunmamız
için uyarıyor. Çünkü tarih 20 Mart, gündönümü, yani bizim Nevruz gecesi
Hintlilerin HOLİ bayramı. Çocuklar ellerindeki su tabancaları ile renkli boyalı su fışkırtıp eğleniyorlarmış.
Şehrin kavşaklarında sabahtan hazırlanmış odun yığınları akşam ateşe verilmiş, yanan ateşin etrafında
halk şarkı söyleyip dönerek dans ediyorlar.
Kucağında bebekleri ile
eğlenceye katılan kadınlar,
maaile katılan halk, evlerinden getirdikleri kurabiye, çörek
ve lokumları birbirlerine ikram ediyorlar. Bizim de BARAK HOLİ diyerek eğlenceye katılmamız üzerine bize ikram yarışına giriyorlar. Neyse
renkli suyla fazla boyanmadan ve ateşlerden bir yerimizi yakmadan gece yarısı
otelimize dönüyoruz.
Sabah şehrin en turistik yerlerini görme niyetiyle erkenden hareket ediyoruz. Amacımız öğleye kadar şehirdeki turistik yerleri ve müzeleri dolaşmak. Ancak
son derece iyi durumda olduğu
anlaşılan görkemli bir yapı olan Bikaner Kalesinin önüne
geldiğimizde tüm planlarımız değişti.
Çünkü bayram nedeniyle tüm turistik
yerler, müzeler çarşılar,
kapalıymış. Bom boş şehri dolaşmaktan vaz geçip yola koyuluyoruz.
İstikamet Mahansar.
Bikaner fotoları Link,
No comments:
Post a Comment