Monday, May 11, 2020

BİKANER RAJASTAN.




BİKANER

Sabah erkenden yine valizlerimizi aracımızın   tepesine yükleyip yola koyulduk.
İstikamet  Rajastan'ın bir başka kenti Bikaner. Yolumuz  yaklaşık  300 km. Yolun önemli bir kısmı yine çölden geçiyor. Yaklaşık 8 saat yol aldıktan sonra yavaş yavaş yeşilliklerin başladığı bir bölgede,  Bikaner   şehrine 10 km kala  belgesel  TV kanallarında rastladığımız  Karnamata  Tapınağının  otoparkında durduk.
Karnamata  ismi ile pek bilinmez ama Fareli Tapınak denince, aa   o  mu? denir.  
Hikayesi şöyle anlatılıyor..
Bir Hindu müridi olan Karnamata  ( resimlerinden kadın  olduğunu  sanıyorum), genç yaşta ölen oğlu için çok üzülüyormuş.  Üreme ve ölüm tanrısı  Şiva Linga ya  dua edip, oğlunu dünyaya geri göndermesi için çok yalvarmış. Günün birinde duaları kabul olmuş ve oğlu dünyaya geri gelmiş. Ancak fare olarak.   Ömrünün sonuna kadar oğlunu   ve soyunu besledikleri bir tapınak yaptırmış.  Karnamata  tapınağı  oldukça büyük bir  avlunun ortasında pembe  renkli  binası ile  oldukça büyük bir yapı. Ancak diğer tapınaklardaki gibi süslü ve albenili   değil.

Akşam hava kararmak üzere iken  tapınağı  gezmek için  8 kişilik grubumuzdan sadece 4 kişi  binaya girmeye cesaret edebildi. Çünkü, tapınağın avlusuna bile yalın ayak   girilebiliyor.  Binanın içinde ise  el  kadar fareler cirit atıyor. 25-30 bin kadar farenin yaşadığı hesaplanıyor. İçerdeki  kimi  turist, kimi ibadet için gelmiş binlerce kişinin   çoğu ise merakla  beyaz fareyi  arıyor.  O kadar farenin arasında tek bir beyaz fare varmış ve  onu  görenlere  uğur getiriyormuş, duaları kabul ediliyormuş.  Fareler insanlarla  o kadar yüz göz olmuşlar ki, dolaşan insanların çıplak ayaklarının üstünden,  arasından  hiç rahatsız olmadan dolaşıp,  insanların getirdiği  köşelere konmuş tepsilerdeki yiyecekleri,  büyük kaselere konmuş sütleri iştahla midelerine indiriyorlar.  Çok yakınlarına gidip foto çekenlere aldırmıyorlar bile. Biz turistler farelerle ilgilenirken, ibadet için gelen Hindular,  ana sunağın önünde  kimi  secde ederek, kimi yerlere yatarak  dua ediyorlar.  Hinduların çoğu farelere yiyecek getiriyor. Kimi radikal müritlerin  farelerin içtiği sütten içtikleri de söyleniyor. Karnamata da binlerce  insan ve 10 binlerce  fare sessiz bir beraberlik , barış ve anlayış içinde  yaşamlarını sürdürüyor.  İncrebible İndia  sloganı doğru galiba .
Önemli bir bilimsel bulgu olarak söylen şey ise, yiyecek bulma sorunu olmayan farelerin nüfusu   artmıyormuş.

Akşam karanlığında Bikaner şehir merkezinde ki  otelimize geliyoruz, yine bir HAVELİ,  Harasar  Haveli de  otantik bir konaktan restorasyonla otele çevrilmiş bir yapı.  Yemek sonrası hemen sokağa çıkıyoruz. Ancak otel çalışanları ve  rehberimiz bizi üzerimize yıkanabilir tişört giymemiz ve bayram nedeniyle içen  sarhoşlardan korunmamız için  uyarıyor. Çünkü tarih 20 Mart,  gündönümü, yani bizim Nevruz gecesi Hintlilerin HOLİ bayramı.   Çocuklar   ellerindeki su tabancaları ile   renkli boyalı su fışkırtıp eğleniyorlarmış. Şehrin   kavşaklarında  sabahtan hazırlanmış odun yığınları  akşam ateşe verilmiş, yanan ateşin etrafında halk şarkı söyleyip dönerek dans ediyorlar.  Kucağında bebekleri ile  eğlenceye  katılan kadınlar, maaile katılan halk, evlerinden getirdikleri kurabiye,  çörek  ve lokumları   birbirlerine ikram  ediyorlar. Bizim de   BARAK  HOLİ  diyerek eğlenceye katılmamız  üzerine bize ikram yarışına giriyorlar. Neyse renkli suyla fazla boyanmadan ve ateşlerden bir yerimizi yakmadan gece yarısı otelimize dönüyoruz.

Sabah   şehrin  en turistik yerlerini görme niyetiyle erkenden hareket ediyoruz. Amacımız öğleye kadar şehirdeki turistik yerleri ve müzeleri dolaşmak. Ancak
son derece iyi durumda  olduğu  anlaşılan görkemli bir yapı olan Bikaner Kalesinin önüne geldiğimizde  tüm planlarımız değişti. Çünkü bayram nedeniyle tüm turistik
yerler, müzeler çarşılar, kapalıymış. Bom boş şehri dolaşmaktan vaz  geçip yola koyuluyoruz.
İstikamet    Mahansar.     

Bikaner fotoları    Link,    



No comments:

Post a Comment